Geçmişten Günümüze İbradı

Geçmişten Günümüze İbradı
            İbradı’nın kuruluş tarihi kesin bilinmemekle beraber yörede önemli ilk çağ kalıntıları vardır. “İbradı” isminin, Luwi dilinde “bol su, gür su” anlamına geldiği iddia edilmektedir. İlkçağ’da, İbradı çevresinde Etenna (Sırt), Gotenna (Gödene) ve Erimna (Ormana) isimli üç antik kentin varlığı bilinmektedir. Daha birçok yerleşim yerinin ismi de değişerek günümüze kadar gelmiştir. 
            İlkçağ’da yörede zeytinyağı ticareti önemli gelir kaynakları arasındadır. İbradı ve çevresinde zeytinyağı çıkarmakta kullanılan gereçlerin kalıntılarına rastlanmaktadır. Ürünlü’nün katrancı tepesinde de bu kalıntılar vardır. Etenna kenti de, Pamfilya ile Pisidya arasındaki bu zeytinyağı ticaretinde aracı rolü oynamıştır. Yörede, o dönemde de mimaride kullanılan ahşap-moloz birlikteliği de bugüne kadar gelmiştir. 
            İbradı ve çevresi İ.Ö 223-212 yılları arasında Pers yönetimi altına girmiştir. Daha sonra Romalılar bölgeye hakim olmuştur. Bu döneme ait kalıntılar değişik yerlerden İbradı Belediyesi parkına getirilmiştir. Bu kalıntıların çoğu işliklere aittir. İşliklerde pres kalasının ucuna asılan ağırlık taşı, dibek, bir de sütun vardır. Onbeş adet kemer bloğu Sülek yaylasından İbradı’ya taşınmıştır. Çukurviran anıt mezarı da öenmli bir hazinedir. Ormana’da Erimna antik kentinin kalıntıları vardır. Tapınak ve yazılı blok bunların en güzel örneğidir. 
        İbradı yöresi 13 yy’da Türk hakimiyetine girmiştir. Selçuklular döneminde Kesikbeli yolu ticari açıdan büyük önem taşımaktadır. Bu yol üzerinde bulunan Kargı Han ve Tol Han, Selçuklu kervansaraylarının en güzel örneklerindendir. 
        İbradı, Osmanlı Döneminde çok önemli bir merkez haline gelmiştir. İbradı, Minkarizadelerin  buraya yerleşmelerinden sonra Osmanlı’ya sayısız ulema yetiştiren bir ilim ve kültür merkezine dönüşmüştür. Rüştiye ve 3 tane medrese açılmıştır. Biyografisine ulaşabildiğimiz Osmanlı şeyhülislamlarından 9 tanesi İbradılıdır. Osmanlı’ya birçok yönetici de yine İbradı’dan yetişmiştir.  
     İbradı, Osmanlı Döneminde 3 kez büyük yangın  geçirmiştir. 1861 yangınına sebep olan Arap köle Zeynep bu gün yaşı 1000-1100 olarak tahmin edilen “Arapastı Kestanesi”ne asılmıştır. Yangınlarda dükkanlar, cami ve mescidler, rüşdiye ve medreseler, büyük kadı konaklarının hepsi yanmıştır. İbradı’nın mimari ve demografik yapısı yangınlar neticesinde büyük ölçüde değişmiştir. 
    Osmanlı Döneminde İbradı’da meydana gelen büyük yangınlardan bir tanesi de Kadı Abdurrahman Paşa ve iki oğlunun İbradı’da öldürülmesidir. Kadı Paşa, III. Selim döneminde nizam-ı cedit’i kurmak için görevlendirilince yeniçeriler isyan etmiş, III. Selim’i tahttan indirip II. Mahmut’u tahta çıkarmışlardır. Kadı Paşa, bu sırada oğullarıyla birlikte İbradı’ya gelmiştir. Yeniçeriler Kadı Paşa’yla eskiden husumeti olduklarını bildikleri Tekelioğullarıyla 10 bin kişilik bir kuvvetle İbradı’ya gelmişlerdir. 1809 yılında Kadı Paşa ve oğullarını öldürüp Kadı Paşa’nın kafasını kesip İstanbul’a götürmüşlerdir. Cenazeleri de İbradı’da defnedilmiştir.
        İbradı tarihindeki önemli olaylardan bir tanesi de Milli Mücadele Döneminde meydana gelen Demirci Mehmet Efe olayıdır. Demirci Mehmet Efe olayı, II. Konya ayaklanması sırasında İbradı’da birkaç kişinin bu ayaklanmayı destekleyerek hilafet istiyoruz diye toplantı yapmasının üzerine başlamştır. İbradılı birisinin “İstiklalimi ilan ediyorum” diye attığı telgraf üzerine Demirci Mehmet Efe İbradı’ya gelmiş, olaya karışanları bulamayınca amacından saparak ileri gelenlerden 5 kişiyi Tangana’da ki kavak ağacına asmış, bir kişiyi döverek öldürmüş, çok sayıda kişiye işkence yapmış ve çok sayıda altını, parayı ve değerli eşyayı götürmüştür. İbradı tarihinin en acı olaylarından birisi olarak Demirci Mehmet Efe vakası tarihe geçmiştir. 
        İdari teşkilat olarak İbradı, Teke Sancağına bağlı bir kaza idi. Sancakların birer ayrı vilayet haline getirilmesinden sonra kaza merkezi, daha merkezi bir yer olan Akseki’ye alınmıştır. Osmanlı döneminde, 19. Yüzyılda İbradı Belediye teşkilatını resmi belgelerde görebilmekteyiz ancak daha sonra kapatılmıştır. İbradı, Cumhuriyet döneminde 6 Mayıs 1947’de belde (nahiye) olmuş ve 20 Mayıs 1990 yılında 3644 sayılı kanunla tekrar ilçe olmuştur. 1990’da 14 köy İbradı’ya bağlanmış kısa süre sonra 14 tanesi İbradı’dan ayrılmıştır.     
      İbradılılar tarih boyunca okumayı kendilerine meslek edinmişlerdir. Çok sayıda Şeyhülislam, kadı, vali, kaymakam, hukukçu, bilim adamı, milletvekili, bakan İbradı’dan yetişmiştir.  Bunlardan bazıları Minkarizade Oruç Ali Efendi, Şeyhülislam Yahya Efendi, Kadı Abdurrahman Paşa, Sururi Paşa, Şair Fitnat Hanım, Gülriz Sururi, Çanakkale Gazisi İbrahim Hayrettin Ağıldere, Kamil Tayşi, Halit Nazmi Kişmir, Ali Bozer, Yüksel Bozer, Safa Giray, Aker Akyokuş, Ali Himmet Berki,  Pertev Naili Boratav, Korkut Boratav, Muammer Aksoy, Muzaffer Aksoy, Tarık Minkari’dir.
Close menu